Yolumu nasıl bulabilirim, bana öğretilmedi. Yolda neleri referans almalıyım? Neyden emin olmalıyım, neyden olmamalıyım? Kendime nasıl yaklaşmalıyım? Peki ya insanlara?
Her şeyi bizzat öğrendim. Sorular sordum, merak ettim..
Ancak hiçbir zaman yeterli olmadı.Hiçbir konuyu tam anlayıp içselleştiremedim.
Bir karar almam gerektiğinde de ya kafamı kaşırdım ya da bir yerlerimi ovuştururdum. Daha sonra bu bilinmezlik de bende stres yaratır ve günümü keyifsizleştirirdi.
Genellikle kararlarımı hislerime göre verirdim. Hislerim safi bana ait olduğunda, rahatsız olmadığım, huzurlu bir noktaya ulaşırdım. Fakat ne zaman bana rehberlik etmeyenler sadece rehberlik etmemekle kalmayıp, aynı zamanda yargılamaya da başlasa. Bu yargılamalar, duygusal yapımı etkiler ve kendimi cezalandırmama sebep olurdu.
–
Doğumundan bu yana bilgiyi aldığın kişiler belirli bir bilgiyle yoğurulmamış ya da çizgilerini oluşturmadılarsa, her yerde siyah bir resimde tek beyaz nokta gibi kalıyorsun. Ne başın oluyor ne de sonun. Orada öylece yapayalnızsın.
Sonra her kim seni çekiştirirse, oraya doğru yol alıyorsun. Ancak her çekiştirmede bir öncekine yabancı kalıyorsun işte. Silikleşiyorsun.
Tıpkı en başından kendini de bir türlü tanıyamadığın gibi.
