Blog

Babamm

Can parem, birtanem babam Gözümü açtığımda gördüğüm ilk aşkım Mutluluğumu paylaştığım, Üzüntüyle dertleştiğim, Can yoldaşım babam. Göbeğini yastık yaptığım, Kokusunda evimi bulduğum, Huzurum babam. Özlemim, doyamadığım, Yollarına hasret kaldığım, Gurbet  babam. Özleyince sütlü kahveyi bahane edenim Beni evin neşesi belleyenim Bir tanecik kızının  babası, Kar tanem babam Esmerim, mavi gözlüm, Dünyanın en yakışıklısı babam. Hediye…

KANSER

“Zihnimde kanserli hücreler var. Hepsi en zayıf anımda beni ele geçirmeye hazır.” Kanser neydi? Bi anda zararsız hücrelerin kendini tanımadan başka bir hal alması. Bilinen ve zararsız olana savaş açması. Zarar veren galip gelirse sonu ölümle sonuçlanıyor. Neden kanserli hücrelerin en sevdiği şey zayıf kalma durumudur? Eğer duygulardan yola çıkarsak, Aşık olmak bu tanıma uyuyor…

Merak

Şu özgür ruhumu  bir başka bedende, bir başka hayatta taşısaydım; hala özgür bir ruh olabilir miydim? Tüm değişkenlerle mi ben benim, tüm değişkenlere rağmen mi? Ruh, kendi başına karar alabilir mi? Kendi cennetini veya cehennemini mi seçer, yoksa yaratır mı? Ve eğer sonunda mutlak öğrenilmesi gerekilen bir hayat dersi varsa; dersin sonunu belirleyen Tanrı, başlangıcını…

Son sözler

Hepimiz iyi ve güzel duyguları harcamaya geldik dünyaya. Hepimizin görevi bu olmuş.Herkes öbür dünyaya saklamış bütün iyileri.Halbuki büyük bir bilinmezliğe bu kadar değer affetmek ne kadar aptalca.Belki son saniyelerimde bunları düşünerek ayrılacağım şimdiki hayatımdan.Ya da öylece gideceğim işte.

Ressam

Işığa sahip olabilmem için karanlığa sahip olmalıyım. Zıt şeylere sahip olmalısınız; ışık ve karanlık, karanlık ve ışık. Resme devam… Işığa karşı ışığınız varsa hiçbir şeyiniz yoktur. Karanlığa karşı karanlığınız varsa hiçbir şeyiniz yoktur, Hayatta olduğu gibi… Arada bir hüzünlenmen gerekir, İyi zamanların geleceğini bilmeliyiz. Şimdi iyi zamanların gelmesini bekliyorum. -Bob Ross

Yaşadım diyebilmen için.

Aslında yalnız kalmayı, Çoğu insana çince kadar yabancı gelecek duygular hissetmeyi Ruhuma iyi gelen hoş sohbetler içerisinde olmayı Sorduklarında ‘bilemem içimden öyle geldi’ diyebileceğim şeyleri yapmayı Öylece yaşamayı Çok özledim.

İnanca Yakın.

Bugün başka bir gün. Başka esiyor rüzgarım. Kıyılarım sakin. Hayallerim ise uzak görünüyor. Bu uzaklık, serap gördürüyor kimi zaman. Kıyılarımda yürüyorum. Tepemi görüyorum aniden. O da endişeli. ‘Tepeye çıkıp denize bir de uzaktan bakmalıyım. Bu sakinlik uzaktan huzura benzeyecektir’ diyorum içimden. Ve olacakları biliyorum; Kumsaldan çıktığım an, önce biçimsiz taşlar karşılayacak beni yolda. Ardından dikenli…

Yolda yürümeye yabancı

Yolumu nasıl bulabilirim, bana öğretilmedi. Yolda neleri referans almalıyım? Neyden emin olmalıyım, neyden olmamalıyım? Kendime nasıl yaklaşmalıyım? Peki ya insanlara? Her şeyi bizzat öğrendim. Sorular sordum, merak ettim.. Ancak hiçbir zaman yeterli olmadı.Hiçbir konuyu tam anlayıp içselleştiremedim. Bir karar almam gerektiğinde de ya kafamı kaşırdım ya da bir yerlerimi ovuştururdum. Daha sonra bu bilinmezlik de…

Merhaba, geldim ve gidiyorum.

Günlerdir bu anı bekliyorum. Yüzümde bir Berlin duvarı bu sabah kapıdan çıktım. Kaldırımın tek kişilik olmasına memnun oldum. Fazlalık olanın ben dışında her şey oluşunu yine hissediyorum. Tanıdık yollardan geçtim. Daha fazlasını istemiyorum. Merhaba, geldim ve gidiyorum. Sıfırı daha büyük rakamlara taşıdığım, büyük patlamama doğru yol aldım. Tanıdık yüzlerden gözlerimi kaçırıyorum. Hoş sohbetleri severim ama…

Neden sevmedin?

Karamsarlık mı, karanlık mı, ne dersen de. İnsan bir saniye, bir saat, bir süre… Ne kadar zaman dersen de. Bir kere olsun annesi tarafindan hiç sevilmediğini düşünsün, Uğruna planlar yapıp, umut ettiği dünyası alt üst olur. Hiçbir dünya için böyle bir kıyamet sahnesi yazılmamış. Neden geldin bu dünyaya? sorusunu ilk duyduğu ana gider. Ve daha…

Bir sorun oluştu. Lütfen sayfayı yenileyin ve/veya tekrar deneyin.


Blogumu Takip Edin

Yeni içerik doğrudan gelen kutunuza iletilsin.